VİYANA - SNmedia.at/ Avrupalıların endişelerini gözler önüne seren en net açıklama, Avrupa Parlamentosu'ndaki en büyük siyasi grup olan muhafazakarların lideri Manfred Weber'den geldi.
"Tarihi anlar yaşıyoruz" diyen Weber, Avrupa'nın güvenliği konusunda artık ABD'ye güvenemeyeceklerine işaret ederek, "Artık AB'yi, Avrupa'nın NATO'su haline dönüştürmemiz şart" ifadesini kullandı.
Avrupalı liderler, günler süren diplomatik çabalar sonunda, Trump'ın "Rusya yanlısı" olmakla eleştirdikleri planı üzerinde bazı değişiklikler yapmayı başardı. Ancak bu sonuç, Avrupa başkentlerindeki kaygıları gidermeye yetmedi.
Trump yönetimini, Avrupa'nın güvenlik endişelerini yok saymakla suçlayan Avrupalı siyasetçiler, bir taraftan güç birliği yaparak Washington üzerinde baskıyı artırmaya çalışırken, diğer taraftan en kötü senaryoya, transatlantik ilişkilerde olası bir yol ayrımına hazırlık yapıyor.
19 Avrupa ülkesinin parlamentosu ile Avrupa Parlamentosu'nun dışişleri, savunma ve Avrupa komisyonları başkanlarının imzalarını taşıyan ortak açıklamada, Trump'ın planı eleştirildi.
Alman siyasetinin ağır toplarından sert uyarılar
Almanya'da, transatlantik ilişkilerin en güçlü savunucuları olan siyasetçilerin yaptıkları sert açıklamalar da, Trump'ın Ukrayna planının, çok büyük kırılmalara yol açabileceğine işaret ediyor.
Başbakan Friedrich Merz'in partisi Hristiyan Demokratların (CDU) en deneyimli milletvekillerinden olan Norbert Röttgen, ABD'yi Avrupa'yı varoluşsal bir konuda yarı yolda bırakmakla suçladı.
Norbert Röttgen, Die Zeit gazetesine verdiği röportajda "Trump yönetiminin kendi kasasını doldurmak için Rusya'nın Ukrayna tezlerini içeren 28 maddelik bir planı kendi planı olarak benimsediğini" savundu.
"Bu, ABD'nin Putin'in tarafına geçmesi ve hem Ukrayna'nın egemenliğini hem de Avrupa'nın güvenliğini satması anlamına geliyor" dedi.
Sosyal Demokrat Partili (SPD) eski Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ise Tagesspiegel gazetesine verdiği demeçte ABD'nin Ukrayna planına "Bu plan, şimdiye kadar transatlantik ilişkilerimizi oluşturan her şeye ihanet etmekle eşdeğerdir" sözleriyle tepki gösterdi.
Almanya ile ABD arasındaki bağları güçlendirmeyi amaçlayan Atlantik Köprüsü adlı sivil toplum kuruluşunun başkanlığını yürüten Gabriel, Trump yönetiminin bu tutumunda ısrar etmesi halinde Avrupa'nın, en kötü düşmanı ile ittifak kuran bir ABD'yi müttefik olarak değerlendiremeyeceğini de sözlerine ekledi.
Sadece Almanya'da değil, Avrupa genelinde benzer açıklamalar yapılıyor.
AB'nin eski Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Trump'ın taleplerine boyun eğmenin hiçbir getirisi olmadığını, izlenen yatıştırma politikasının sonuç vermediğini savundu, "Trump'ın Amerika Birleşik Devletleri artık Avrupa'nın müttefiki olarak görülemez" dedi.
Avrupa'nın saygın düşünce kuruluşları, Avrupa hükümetlerine "safları sıkılaştırarak, Trump'a direnme" çağrısı yapıyor.
Roma'daki Uluslararası İlişkiler Merkezi (IAI) "28 Maddelik Sömürge Planı" başlığıyla yayımladığı yorumda, Trump planı için "Şu anki haliyle, bir barış planından çok sömürgeci bir mantıkla hareket eden iki güç arasındaki bir mutabakat niteliğinde" ifadeleri yer aldı.
Avrupa'nın Washington'a bağımlılığının bir gerçek olduğuna, ancak bu bağımlılığın Avrupa'yı bir sömürge devleti gibi itaat etmek zorunda bırakacak boyutta olmadığına vurgu yapılarak "Şayet Ukrayna, Washington'a direnebildiyse, Avrupa da direnebilir" denildi.
Brüksel merkezli Avrupa Politikalar Merkezi ise yayımladığı analizde Washington ve Moskova'nın Avrupa'nın güvenlik mimarisini yeniden dizayn etmekte olduğu, bunu yaparken Avrupa'nın çıkarlarını ve değerlerini bir kenara ittikleri ifade edildi, "NATO'nun dış sınırlarını belirliyor ve 'barış' şartlarını dikte ediyorlar. Avrupa ise kenarda durup, kendisinin katkıda bulunmadığı bir vizyonun bedelini ödemeye mahkum oluyor" denilidi.
Analizde, Ukrayna'yı koruyan ve Avrupa'nın güvenliğini güçlendiren bir barış için hemen şimdi hareket geçilmesi gerektiği vurgulanırken aksi takdirde AB'nin başkaların aldıkları kararlarda ancak "dipnot" olacağı uyarısı yapıldı.
Berlin merkezli Küresel Kamu Politikaları Enstitüsü'nün (GPPI) Direktörü Thorsten Benner de NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'nin bugüne dek durumu idare etmeye, "baba" olarak nitelendirdiği Trump'ın suyuna giderek büyük krizleri engellemeye çalıştığını, ancak Avrupa'nın artık kıtanın kritik savunma alanlarında sorumluluğu kendi eline alması için hızlı bir şekilde hareket etmesi gerektiğine işaret etti.




