Elmasın, dökülen kan ve sefaletle eş anlamlı hale geldiği bu Afrika ülkesinde; bu elmasın getireceği refah, yerel halkın yaşamını iyileştirecekti. 

Ancak bu medya çılgınlığının ötesinde kazıcılar vardı. Bu çok ağır işi yaparak, elması bulanlar. 

Kamba Johnbull ve Andrew Saffea, elması bulan beş kişilik grubun en genç üyeleriydi ve sadece ergenlerdi.

O büyük, parlayan taşı gördüklerinde tüm düşleri gerçek olmuş gibiydi. 

Ama 6 yıl sonra mucizevi buluşları, hayal kırıklıklarıyla gölgelendi. 

Hayata tutunma planı 

Saffea, yoksulluk yüzünden okulu bırakmak zorunda kaldığında parlak bir öğrenciydi. Johnbull'un ailesi ise 1991-2002 arasındaki iç savaşta parçalanmıştı.

Birlikte, bir papazın masraflarını karşıladığı 5 kişilik kazı grubuna katıldılar. Para almıyorlardı, ancak basit kazı malzemeleri ve hem kendileri hem de aileleri için yiyecek veriliyordu. Bir elmas bulunursa da, aslan payını masrafları karşılayan sponsor alıyordu. 

İkili, çok ağır koşullarda çalışıyordu. Şafak sökerken kalkıp, bir palmiye çiftliğinde çalışmaya başlıyorlar, kahvaltıdan sonra da günün geri kalanında kazı yapıyorlardı. Okula geri dönecek kadar para biriktirmeyi umuyorlardı ama çalışma koşulları çok yorucuydu. 

Saffea, "Johnbull'a hayalimin yıkıldığını söyledim" diyor. 

Johnbull, yoğun yağış ve zorlu yaz sıcaklarıyla nasıl başa çıkmak zorunda kaldıklarını hatırlıyor:

"Motive olmak için birbirimize teşvik edici şeyler söylüyorduk. Şakalar yapıyorduk. Bir Bluetooth cihazımız da vardı, müzik bile çalıyorduk."

İkili, aniden zengin olurlarsa, neler yapmayı hayal ettiklerini de konuşuyordu. 

Johnbull iki katlı bir evle, Toyota FJ Cruiser marka bir araç sahibi olmak, Saffea da eğitimini tamamlamak istiyordu. 

Dev elmas 

Şanslarının güleceği gün, diğer günlerden farksız başlamıştı. Kaynamış muzla kahvaltı yapıp, dua ettikten sonra madene gittiler. 

Kazıcılar, aslında zamanlarının çok küçük bir bölümünü elmas arayarak geçiriyor. 

13 Mart 2017 Cuma günü planları hazırlıkları yapmak, toprağı yarmak, çakıl taşlarını çıkartmak ve yağmur mevsiminin ilk günlerinden kalan yağmur sularıyla uğraşmaktı. 

Sonra Johnbull'un gözü bir parıltıya takıldı:

Çok işlenmiş yiyecekler öldürüyor: 32 farklı sağlık sorununa yol açıyor! Çok işlenmiş yiyecekler öldürüyor: 32 farklı sağlık sorununa yol açıyor!

"Akan suyun altında, suyla birlikte sürüklenenen taşı gördüm. Benimkisi bir içgüdüydü, çünkü daha önce hiç elmas görmemiştim.

"Taşa bir dakikadan fazla baktım. Sonra amcama 'Amca, şu taş parıldıyor, ne taşı bu?' dedim."

Johnbull uzanıp, taşı sudan çıkarttı. 

"Çok soğuktu taş. Alır almaz elimden kapıp 'Bu bir elmas!' dediler."

Elmas 709 karattı ve dünyada kayıtlara geçen en büyük 14.üncü taştı. 

Kazıcılar, sponsorları Papaz Emmanuel Momoh'a haber verdiler. Momoh da elması karaborsada satmak yerine, yetkililere götürerek tarihe geçti. 

Elmas, müzayedede 6,5 milyon dolara satıldı. 

Johnbull ve Saffea gibi yüz binlerce Sierra Leoneli kayıt dışı madenlerde çalışıyor. Şansları yaver giderse, küçük bir elmas buluyorlar, ancak herkesin hayali, herkesi motive eden böyle büyük bir elmas bulma ihtimali. 

Sonunda, kazıcıların her birine pay verilmesi, kârın bir kısmının da yerel kalkınma için hükümete verilmesi üzerinde anlaşıldı. 

Kazıcılara ilk olarak sadece 80'er bin dolar verildi. Saffea ve Johnbull'un bu işe ilk girdiklerinde umduklarından çok daha büyük bir paraydı bu miktar. Ancak yine de bu kadar küçük bir pay aldıkları için aldatılmış hissediyorlar. 

Johnbull, "Payımı ilk aldığımda, bir hafta boyunca dokunmadan elimde tuttum. En sonunda bir ev satın almak için başkent Freetown'a gittim" diyor. 

Saffea eğitim için Kanada'ya gitmek ve Johnbull da ona katılmak istiyordu. 

Bir aracıya seyahat ve barınma ve üniversite harcı için 15 bin dolar ödediler. Sonra gittikleri Gana'da 6 ay kalıp, paralarının büyük kısmını harcadılar. 

Vize başvuruları reddedilince planları çöktü. Johnbull, Sierra Leone'ye geri döndü. Elmastan aldığı paranın çoğu gitmişti. Saffea ise yeni bir yolculuğa başladı. 

Güvenliği için açıklamadığımız üçüncü bir ülkeye geçti. Burada gündüz şoförlük yapabileceği, akşamları da okula gidebileceği söylenmişti. Ancak Saffea bu ülkeye ulaştığında, gerçek çok farklıydı:

"Bir ahırda atlara baktım ve orada yatıp, yiyordum. Diğer işçilere barınacak yer veriliyordu ama ben ahırda yatmak zorunda kaldım."

Saffea'nın elmastan beklediği müreffeh yaşam bu değildi. Oturumu olmadığından da savunmasız bir durumda. 

Sierra Leone'de satın aldığı mülk dışında, elmastan elde ettiği para tükendi. Şimdiyse, evine dönmek istediğini söylüyor. 

Takdir edilmemek 

İkiliyi en çok üzen de, yaptıkları keşif için düzgün bir şekilde takdir edilmemiş olması. 

Elmasla ilgili haberlerde, madene sponsorluk yapan papazın adı geçiyordu. Kazıcılardan pek bahsedilmemişti. Saffea, dışlanmış hissediyor. 

Johnbull, parasını farklı bir şekilde kullanmış olmayı diliyor: 

"Param olduğunda çok gençtim. Geriye baktığımda iyi hissetmiyorum. O zaman kıyafetler alıp hava atıyordum. Bilirsiniz işte, gençler böyle. 

"Keşke orada daha fazla para kazanma umuduyla ülke dışına gitme hırsım olmasaydı. Ziyan ettiğim parayla, burada çok şey yapabilirdim."

Belki bekledikleri yaşama kavuşmadılar ancak Johnbull şimdi Sierra Leone'nin başkenti Freetown'da alüminyum pencere yaparak iyi bir yaşam sürüyor ve ülke dışındaki umutları gerçekleşmezse, Saffea'nın da dönmesini umuyor. 

Johnbull, "Ben dünyaya geldiğimde, anne ve babamın evi yoktu. Çocuklarım, Freetown'da babalarının evinde büyüyor. Bu çok önemli. Çocuklarım benim çektiğim zorlukları çekmeyecek" diyor.