VİYANA - SNmedia.at/Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özel yaşam hakkı maddesine atıfta bulunarak, çocuk sahibi olma isteğinin kişisel hayatın bir parçası olduğunu vurguladı. Bu hakkın yalnızca başka kişilerin sağlığını veya temel haklarını korumak için sınırlandırılabileceğini belirtti. Anayasa Mahkemesi’ne göre, kadınların toplum veya iş çevresinden gelebilecek anneliği erteleme baskısı varsayımı, yumurta dondurmanın tamamen yasaklanması için yeterli bir gerekçe oluşturmuyor.

Etik Tartışmalara Mahkeme Nokta Koydu

4 Yıl Sonra Avusturya’dan Afganistan’a İlk Sınır Dışı Gerçekleştirildi
4 Yıl Sonra Avusturya’dan Afganistan’a İlk Sınır Dışı Gerçekleştirildi
İçeriği Görüntüle

Mahkeme kararında, yapay üreme yöntemlerinin bazı biçimlerinin etik açıdan tartışmalı olabileceğini kabul etti. Ancak eşlerin veya partnerlerin kendi üreme hücrelerinin kullanılması yoluyla gelecekte tüp bebek uygulamasına hazırlanmak için yapılan sosyal yumurta dondurmanın etik veya ahlaki bir sorun teşkil etmediğini belirtti. Yüksek Mahkeme, sağlık risklerinin tamamen yasaklamak yerine daha hafif önlemlerle azaltılabileceğini ifade etti. Bu kapsamda yaş sınırlaması gibi düzenlemelerin makul bir seçenek olabileceği belirtildi.

Parlamento Yeni Kurallar Getirebilecek

Hükümet, yasağın gerekçesi olarak kadınların toplum veya işveren baskısıyla çocuk sahibi olmayı erteleme eğilimine girmemesi gerektiğini savunmuştu. Ancak Mahkeme bu argümanı reddetti. Buna rağmen yasama organlarının yeni dönemde bazı eşlik eden önlemler alabileceği ifade edildi. Bu önlemler arasında yöntemin tanıtımına ilişkin kurallar, zorunlu bilgilendirme ve danışmanlık süreçleri ile yaş sınırları gibi düzenlemeler yer alabilir. Mahkeme ayrıca tıbbi nedenlerle yapılan yumurta dondurma ile sosyal nedenlerle yapılan işlemlerin hukuken tamamen eşit sayılmak zorunda olmadığını belirtti.

Hükümet ve Siyasetten Farklı Tepkiler

Aile Bakanı Claudia Plakolm (ÖVP), kararı genç insanlara aile kurma şansı tanıyan bir gelişme olarak değerlendirdi. Plakolm, iyi bir çocuk bakım sistemi, ekonomik güvenlik ve zorlu durumlarda destek gibi koşulların yanı sıra, zamanında yumurta veya sperm dondurmanın da bir seçenek olabileceğini söyledi. Daha temkinli açıklamalarda bulunan Sosyal İşler Bakanı Korinna Schumann (SPÖ) ve Kadın Bakanı Eva-Maria Holzleitner (SPÖ), kararın kadınların kendi kaderini belirleme hakkını güçlendirdiğini kabul ettiler ancak kadınların toplumsal veya iş baskısıyla doğurganlıklarını erteleme baskısı altına girmemesi gerektiği uyarısında bulundular.

NEOS ve Yeşiller’den Destek, FPÖ’den Karşı Çıkış

NEOS ve Yeşiller Partisi, Anayasa Mahkemesi kararını açıkça destekledi. NEOS kadın sözcüsü Henrike Brandstötter, sosyal yumurta dondurmanın kadınların kendi hayatlarına dair kararlar alabileceklerine duyulan güvenin bir ifadesi olduğunu söyledi ve kararın hızlı bir şekilde yasaya dönüştürülmesi gerektiğini vurguladı. Yeşiller’in kadın sözcüsü Meri Disoski ise Avusturya’nın bu yasağı sürdüren son ülkelerden biri olduğunu hatırlatarak, artık kadınların kendi bedeni ve geleceği üzerinde söz sahibi olabildiği modern bir üreme hukukuna geçişin zamanı geldi dedi. Buna karşılık FPÖ kadın sözcüsü Rosa Ecker, sosyal yumurta dondurmanın partileri tarafından kesinlikle reddedildiğini açıkladı.

Uzmanlardan “Toplumsal Gerçekliğe Uygun” Değerlendirme

Avusturya IVF (Tüp Bebek) Derneği Başkanı Andreas Obruca, kararı olumlu bulduklarını belirterek, bunun toplumun gerçeklerini tanıyan bir karar olduğunu söyledi. Obruca, mevcut üreme tıbbı yasasının 1992 yılına dayandığını ve artık günümüz koşullarını yansıtmadığını ifade etti. Kararın kadınların biyolojik saatiyle iş yaşamı arasında denge kurmasına yardımcı olacağını belirtti.

Bekâr Kadınlar İçin Yeni Bir Tartışma

Der Standard gazetesine göre, Avusturya’da halen bekâr kadınların doğurganlık tedavisi görmesi yasak. Anayasa Mahkemesi’nin son kararı, kadınların yumurtalarını dondurmasına olanak tanıyacak olsa da, bu yumurtaların ileride bekar kadınlar tarafından çocuk sahibi olmak amacıyla kullanılıp kullanılamayacağı konusunu henüz düzenlemiyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bekâr kadınların doğurganlık hakları da tartışmaların merkezinde yer alacak.