VİYANA - SNmedia.at/Ancak kokpitteki diğer iki kişi, yardımcı pilot Samih Hassanein ve Amerikalı uçuş mühendisi Bradley Curtis işlerin kontrolden çıktığını biliyordu.
Günlerden 19 Ağustos 1980 Salı.
Başlangıçta her şey yolunda gidiyordu, ancak hiç kimse yolculuğun havacılık tarihinin en kötü felaketlerinden biriyle sonuçlanacağını düşünemezdi.
Uçak indiğinde 301 yolcunun hepsi hayatını kaybetmişti.
Uçak Karaçi'den Suudi Arabistan'ın Cidde şehrine gidiyordu.
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da da kısa bir mola vermişti.
Seksen iki yolcu ve 14 mürettebat ile Karaçi'den kalkan uçağa, Riyad'da 205 yolcu daha bindi.
Yolcular arasında 82 Suudi, 80 Pakistanlı, 32 İranlı, 23 Yemenli vardı.
Uçaktaki 301 kişi arasında ABD, Kanada ve İngiltere dahil diğer milletlerden de insanlar vardı.
Suudi Arabistan Havayolları o dönemde dünyanın önde gelen şirketlerinden biriydi.
Petrol zengini krallık, ulusal havayolu şirketine önemli miktarda kaynak aktarmıştı.
Uçak Karaçi'den Riyad'a yaklaşık iki saat 34 dakika süren uçuş boyunca normal bir performans sergiledi.
Ama Riyad'dan havalandıktan yaklaşık yedi dakika sonra, saat 18:08'de, "C-3" olarak bilinen arka kargo bölümünde bir duman alarmı çaldı.
Kaçak sokulan gaz ocağı
O sırada Suudi Arabistan Havayolları'nda çalışan Amerikalı havacılık uzmanı ve uçuş güvenliği uzmanı Edward Douglas Dreyfus, kazayla ilgili araştırma raporunu 16 Ocak 1982 tarihinde Suudi Sivil Havacılık Kurumu Başkanı Şeyh Nasser Al-Assaf'a sundu.
Rapora göre yangının çıkış nedeni kesin olarak saptanamadı ancak enkazda muhtemelen Umreye gidenlerin yemek pişirmek için kullandığı ve uçağa soktuğu iki gaz ocağı vardı.
Raporda şu ifadelere yer verildi:
"Bu eşyalar [ocaklar] kanunen yasaktı, ancak ya güvenlik kontrolleri yetersizdi ya da ocaklar bagajların arasına gizlenmişti. Bunlar ne tarandı ne de elle yapılan arama sırasında gümrük memurları tarafından tespit edildi."