Mineral güneş kremi popülerlik kazanıyor. "Kimyasal" olarak adlandırılan güneş kremlerinin vücudumuza, beynimize ve hatta mercan resiflerine zararlı olabileceği endişeleri nedeniyle, mineral bazlı formülasyonlar dünya güneş kremi pazarında en hızlı büyüyen güneş kremleri haline geldi.

Ancak "kimyasal" ve "mineral" güneş kremleri arasındaki tartışmalar yanlış anlamalarla dolu.

Mineral güneş kremlerinin kimyasal içermediği, kimyasal güneş kremlerinin zararlı olduğunun kanıtlandığı veya kimyasal güneş kremlerinin güneşin mor ötesi (ultra viyole - UV) ışınlarını emdiği, mineral güneş kremlerinin ise sadece yansıttığı gibi sıkça tekrarlanan iddiaların çoğu yanıltıcı, hatta yanlış.

Karışıklık, en başta terminolojide. İngiltere'deki Newcastle Üniversitesi'nde dermatoloji bilimleri alanında fotobiyoloji dalında emekli profesör ve güneş koruyucuların UVA yıldız derecelendirmesinin mucidi olan Brian Diffey "Her şey kimyasal" diyor.

Diffey'e göre "kimyasal" filtreler olarak adlandırılan filtrelerin, karbon-hidrojen bağları içerdikleri için daha doğru bir ifadeyle organik filtreler olarak adlandırılmaları gerekir.

Genellikle "mineral" olarak adlandırılan inorganik filtreler, özellikle titanyum dioksit ve çinko oksit, bu bağlara sahip değildir. Ve hepsi kimyasaldır.

Cildimizi ve vücudumuzu güneşten korumak yeni bir trend değil; güneş kremleri de, organik veya inorganik (ya da yaygın bilinen adlarıyla kimyasal veya mineral), öyle.

Eski Mezopotamyalılar şemsiye, eski Yunanlılar ise geniş kenarlı şapkalar kullanırdı. Örtülerin yanı sıra, insanlar vücutlarına çeşitli karışımlar da sürerdi.

Afrika'da, Namibya'daki Himba halkı gibi insanlar tarafından hala güneş kremi olarak kullanılan aşıboyası (sarı ya da kırmızı demir cevherinden elde edilen mineral macunlar) kullanımı en az 285.000 yıl öncesine dayanıyorken, Romalı yazar Cornelius Celsus 2000 yıl önce cilde zeytinyağı sürülmesini tavsiye ediyordu.

Ancak bilim insanlarının, ultraviyole radyasyonu (UVR) keşfedip kinin sülfat (ağaç kabuğundan elde edilir) gibi bazı bileşenlerin bu radyasyonu emebileceğini fark etmeleri 19. yüzyılı buldu. Bilim insanları bunu güneş kremi olarak tavsiye ettiler.

Maymun çiçeği pandemiye dönüşür mü? DSÖ'den aşı önerisi
Maymun çiçeği pandemiye dönüşür mü? DSÖ'den aşı önerisi
İçeriği Görüntüle

1930'a gelindiğinde, araştırmacılar, at kestanesi gibi ağaçlardan elde edilen eskulin ve karaçam kabuğu taneni gibi UVR'yi emen bir dizi başka bileşen keşfettiler. Günümüzün SPF standartlarını karşılamasa da, cildi koruma açısından hepsi organik ("kimyasal") güneş kremleriydi.

Sıcak hava dalgalarında serin ve sağlıklı kalmak için ne yapabiliriz?
Daha sonra, bu listeye onlarca başka bileşen eklendi; bunlara, laboratuvarda farklı maddeleri karıştırarak kimyasal reaksiyon oluşturmak suretiyle üretilenler de dahildi.

Genellikle "sentetik kimyasallar" olarak adlandırılan bu tür bileşenlerin (avobenzon, oksibenzon, oktisalat ve oktinoksat dahil) UV ışınlarını öncekilerden çok daha etkili bir şekilde emdiği tespit edildi. Piyasaya başka bir tür güneş kremi de çıktı: "mineral" güneş kremleri.

Daha "doğal" görünseler de, günümüz güneş kremlerinde bulunan titanyum dioksit ve çinko oksit genellikle laboratuvarda üretiliyor.

Yaz ile ilgili yaygın bilinen yanlışlar
Güneş kremleri nasıl kullanılmalı, ne sıklıkta sürülmeli?
şezlongda güneşlenen şapkalı ve güneş gözlüklü bir kadınKaynak,Getty Images
UV emen veya dağıtan filtre tartışması
İlk başta, organik güneş kremlerinin UVR'yi emdiği, inorganik güneş kremlerinin ise UVR'yi fiziksel olarak yansıtarak ciltten uzaklaştırdığı düşünülüyordu. Bu inanç, 1970'lerde Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından yayınlanan bir monografide daha da pekiştirildi.

Bu fikir, görünüşte yetkili kaynaklar da dahil, bugün hala yaygın olarak dillendiriliyor. Bu, inorganik güneş kremlerinin bazen "fiziksel güneş kremleri" olarak adlandırılmasının da bir nedeni; güneş kremlerinin şemsiyenin yağmur damlalarını engellemesi gibi UV ışınlarını engellediğini ima eder.

Londra'daki King's College Üniversitesi'nde deneysel fotobiyoloji dalında emekli profesör ve güneş koruyucuların etkinliği üzerine ömür boyu araştırma yapan Antony Young, "İnsanlar mineral veya inorganik güneş koruyucuların ultraviyole radyasyonu yansıttığını söylüyor. Ancak bu doğru değil" diyor.

Aslında, 2015 yılında yayınlanan, otoriter ve hakemli bir araştırmaya göre, modern titanyum dioksit ve çinko oksit UV aralığının sadece %4-5'ini yansıtıyor veya dağıtıyor; geri kalan %95'ini ise emiyor.

Aslında, bilim insanları 1980'lerden beri inorganik güneş kremlerinin UV ışınlarını emdiğini biliyordu. 2015 tarihli çalışmanın yazarları da daha fazla kanıt sunmak zorunda kalmaktan bıkmış görünüyorlardı.

Çalışmalarında "bir kez daha" vurguladıkları gibi, "bu çözünmez 'fiziksel' veya 'mineral' UV filtrelerinin gerçek işlevi, aslında çözünür 'kimyasal' UV filtrelerinin işleviyle aynıydı.

"Bu veriler, bu filtrelerin öncelikle UV emici malzemeler olarak işlev gördüğünü ve UV dağıtan veya yansıtan malzemeler olarak işlev görmediğini açıkça gösteriyor."

Diffey, bunların aslında %5'i de yansıtmadığını, "dağıttığını" ekliyor. UV ışınları inorganik parçacıkların yüzeyinden sekmiyor. "Işınlar ortama giriyor; atomlardan veya moleküllerden sekerek bazıları tekrar dışarı çıkıyor; buna dağılma denir" diyor.

Birçok güneş kremi, hatta "mineral" olarak pazarlanan bazıları bile, hem organik hem de inorganik UV filtreleri kullanıyor.

Ancak genel olarak uzmanlar, UV filtresinin UVR'yi emerek, yansıtarak veya dağıtarak çalışmasının çok da önemli olmadığını söylüyor. Emilim yoluyla ciltte oluşan ısı miktarı önemsizdir ve güneşe maruz kalmanın kendisinden kaynaklanan ısının çok küçük bir kısmını oluşturur.

Londra'da yaşayan danışman dermatolog ve British Skin Foundation (Britanya Cilt Vakfı) sözcüsü Mary Sommerlad, "UV enerjisinin emilmesini mi yoksa yansıtılmasını mı istediğinize karar vermeniz gerekmez, çünkü ikisi de hemen hemen aynı şekilde çalışıyor" diyor. Yani, cildinizi hasardan ve kanser riskinden korumak için cildinizin emdiği UVR miktarını azaltarak.

Güneş kremlerinde çözünebilirlik
Organik (kimyasal) ve inorganik (mineral) güneş kremleri bu kadar benzer şekilde çalışıyorsa neden farklı hissediliyorlar?

Bunun nedeni çözünürlük. Çoğu organik filtre çözünürdür, yani aktif bileşenleri su veya yağ gibi bir ortamda çözünebilir. İnorganik güneş kremleri ise çözünmez: parçacıkları bozulmadan kalır. Sonuç olarak, inorganik güneş kremleri ciltte daha kalın bir his bırakır ve beyaz bir tabaka oluşturabilirken, organik filtreler daha pürüzsüz ve berrak formüller sağlayabilir.