VİYANA - SNmedia.at/Saldırılarda İran Devrim Muhafızları'nın çok sayıda üst düzey ismi hayatını kaybetti. Bunların arasında kısa süre önce atanan Genelkurmay Başkanı Ali Şadmani de bulunuyor. Devlet televizyonu, petrol tesisleri ve büyük bankalara karşı siber saldırılar düzenlendi. Bu hamleler, İran halkına rejimin onları koruyamadığı mesajını veriyor.

Toplumda öfke ve umutsuzluk hâkim

Uzun süredir uygulanan Batı yaptırımları ve ülkenin kaynaklarının İsrail karşıtı milis güçlere aktarılması, halkta ciddi bir hoşnutsuzluk yarattı. Halk, hava saldırılarına karşı sığınak eksikliği ve alarm sistemlerinin yetersizliği gibi konular nedeniyle rejimi eleştiriyor. Ancak birçok İranlı, rejimin devrilmesiyle ülkenin Irak ve Suriye gibi parçalanmasından endişe ediyor.

Ayaklanma olası değil

Uzmanlar, mevcut koşullarda geniş çaplı bir halk ayaklanmasının beklenmediği görüşünde. İran’da güçlü bir muhalefet yapısı ve karizmatik bir lider figürünün eksikliği sürüyor. Rejimin baskı gücü hâlâ güçlü: Devrim Muhafızları ve Basij milisleri, geçmişteki protestoları bastırmadaki etkinliklerini sürdürüyor.

Tahran’dan kaçış ve iç bölünmeler

Tahran’daki on binlerce kişi kuzeye doğru yola çıktı. Kaos ortamı, ABD'nin tahliye çağrısıyla daha da büyüdü. Rejim içinde de bölünmeler yaşanıyor. Reformcular ile muhafazakârlar arasındaki fikir ayrılıkları, Hamaney sonrası döneme dair belirsizlikler doğuruyor. Reformcu liderlerin Batı ile yakınlaşma talepleri artarken, rejim içi hizipler arasında çatlaklar büyüyor.

Ekonomik enkaz ve siyasi fırsatlar

İsrail saldırıları sadece askeri değil, ekonomik olarak da İran’a büyük zarar verdi. Altyapının tahrip olması ve artan savaş riski, ekonomiyi daha da kırılgan hale getirdi. ABD’nin pozisyonu bu süreçte belirleyici olabilir. Washington, İran'a nükleer anlaşma temelinde bir çıkış kapısı sunabilir.

Acıya dayanıklı bir rejim

Trump, G7 Zirvesi’ni Yarıda Kesti: “Bariz Sebeplerden Erken Dönmem Gerekiyor”
Trump, G7 Zirvesi’ni Yarıda Kesti: “Bariz Sebeplerden Erken Dönmem Gerekiyor”
İçeriği Görüntüle

İran rejimi, tarihsel olarak büyük bedeller ödemeye alışık. İran-Irak Savaşı yıllarında, yüz binlerce genç cepheye sürüldü. Rejimin lideri Ayetullah Humeyni, 1988’de savaşı sonlandırırken “zehirli kadehi içmek zorunda kaldım” demişti. Bugünkü liderlik de aynı direnç kültürünü sürdürüyor.

Rejimin ani bir çöküşünden ziyade, iç reformlara zorlanacağı bir sürece girildiği görülüyor. İsrail’in askeri başarısı, Tahran’daki jeopolitik stratejiyi sarsarken, halkın rejime karşı sabrının sınırlarını da yeniden belirliyor. Ancak rejimin çözülmesi için içerden ve dışardan daha güçlü dinamikler gerekiyor.