VİYANA - SNmedia.at/Schmalz, oyununda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun son celladı Josef Lang’dan ilham alıyor. Gerçekten yaşamış bu figür, 39 kişiyi idam etmiş ve halk arasında bir kahraman olarak görülmüştü. Oyunda ise Lang, bir kulübün sahibi olarak yeniden karşımıza çıkıyor: Her gece karpuzların replika giyotinle kesildiği “Kulüp İskelesi” adında grotesk bir eğlence alanı yönetiyor.
Kulüp, Hapishane ve Estetik Tehdit
Olaf Altmann’ın sahne tasarımı, metal ızgara zemin üzerine yerleştirilen dev giyotin bıçağıyla hem kulübü hem de hapishaneyi temsil eden tehditkâr ama çarpıcı bir atmosfer yaratıyor. Bu atmosfer, oyunun totaliter bir rejim altında geçmesinin altını çiziyor: Yeni şansölye, ilk icraat olarak idam cezasını geri getirmiş durumda.
Şiddet Dili, Otoriter Dilin Zıttı
Oyun, toplumun karanlık eğilimlerini simgeleyen ritmik, vurgulu bir dil kullanıyor. “Artık şiddeti gizlemeyen bir dile ihtiyacımız var, kendi şiddetiyle vuran bir dile” gibi dizeler, dilin politikayla nasıl araçsallaştırılabileceğine dair bir eleştiri sunuyor.
Siyasi Baskı Altında Bir Kulüp Sahibi
Oyunun merkezinde, sevgilisi tutuklandığı için baskı altına alınan, apolitik bir kulüp sahibi olan Josef yer alıyor. Şansölye’nin idamları bizzat gerçekleştiremiyor oluşu, celladın rolünü hem fiziksel hem sembolik olarak önemli hale getiriyor. Ancak karakterin politik karmaşıklığı, izleyiciyle güçlü bir bağ kurmasını zorlaştırıyor.
Stefan Bachmann’dan Punch & Judy Tarzı Reji
Yönetmen Stefan Bachmann, bu politik distopyayı çocuk kuklası Punch & Judy tarzı bir estetikle sahneliyor. Simli mayo içinde baştan çıkarıcı bir şansölye olarak sahneye çıkan Melanie Kretschmann, otoritenin grotesk yüzünü sergiliyor. Mehmet Ateşçi ve Sarah Viktoria Frick’in kötü palyaço performansları, Stanley Kubrick’in A Clockwork Orange’ını çağrıştırıyor.
Oyunculuk Güçlü Ama Mesafeli
Max Simonischek (Josef), Maresi Riegner, Stefanie Dvorak ve Thiemo Strutzenberger başarılı performanslar sergilese de karakterler izleyiciyle tam anlamıyla özdeşleşemiyor. En çarpıcı performans, infaz edilen mahkûm Delinq rolündeki Stefan Wieland’dan geliyor. Onun sahnesi, oyunun 110 dakikasındaki nadir dokunaklı anlardan biri.
Final: Kafalar Gider, Sistem Kalır
Oyun, celladın nihayet başı kesilen kötüyle hesaplaşmasını gösterse de sonunda hiçbir şeyin değişmediğini vurguluyor. Josef’in şu sözleri finalin özünü taşıyor:
“Hâlâ iş başındayız, başımız olmasa bile… dünya parçalanmış olsa bile… herkes yaptığı için dans ediyormuşuz gibi görünüyor.”
Devam Eden Gösterimler ve Akademietheater Transferi
“Bumm Tschak oder der letzte Henker” 20, 21 ve 22 Temmuz’da Bregenz Festivali kapsamında üç kez daha sahnelenecek. Ardından 4 Eylül itibarıyla Akademietheater’da gösterime devam edecek.
Schmalz’ın eseri; grotesk, politik ve teatral bir karışım sunuyor. Tam anlamıyla başarıya ulaşmasa da sorduğu sorularla, kullandığı dil ve estetikle rahatsız ediyor – ve tam da bu nedenle akılda kalıyor. Rahatsızlık, bu oyunda bir zayıflık değil; bilerek seçilmiş bir araç.