VİYANA - SNmedia.at/ 813 katılımcılı araştırmaya göre; her ne kadar Michael Ludwig hâlâ başkentin en popüler politikacısı olsa da Viyanalıların % 35’nin desteğini alabildiğini gösterdiği belirtiliyor. Bunun 2020 seçimlerine ve tüm zamanların en kötü sonucuna kıyasla yüzde 6,6 gibi devasa bir kayıp anlamına geldiği vurgulanıyor.
Kamuoyu araştırmacısı Peter Hajek , SPÖ'nün "son birkaç yılda yaşanan çoklu krizlerden kaçamadığını" belirterek;Tahsisli bahçe olayı, federal partideki türbülans ve belediye konutlarındaki kira artışları da dahil olmak üzere enflasyon krizi, sonuçları olumsuz etkiliyor. Zamanımızın hızlı temposu nedeniyle, 2025 sonbaharında beklenen seçim tarihindeki durum, her yönden tamamen farklı görünebilir" diye konuştu.
FPÖ üç katına çıktı
Anketçiye göre Dominik Nepp ve Avusturya Özgürlük Partisi FPÖ, her zamankinden daha güçlü ve şu anda destek yüzde 23 seviyesinde. Özgürlük Partisi'nin puanı Strache'nin en parlak dönemine pek uymasa da (2015 Viyana seçimlerinde yüzde 30,79), fiili olarak ikinci sırayı almaları garanti görünüyor.
Marco Pogo ÖVP'yi geçti
Öte yandan Şarkıcı Marco Pogo’nın (Dominik Wlazny) Viyanalı bir fenomen olmaya devam ettiği belirtilirken; araştırmaya göre; yüzde 12'lik bir desteğe sahip; bunun daha büyük bir kısmı SPÖ'den geliyor.
Üç yıl önce Dominik Wlazny'nin partisi yüzde 1,8 oyla yerel konseye girmeyi açıkça başaramamıştı, ancak federal başkanlık seçimlerinde başkentte yüzde 10,7 oy almıştı. Peter Hajek, "Önümüzdeki iki yıl içinde büyük bir hata olmadığı sürece, Wlazny'nin (The Beer Party) Bira Partisi açıkça Viyana belediye meclisine taşınacak" diyor.
Resmi ikramiyesi olmayan Belediye Başkan Yardımcısının Partisi
Öte yandan; araştırmaya göre; Avusturya Halk Partisi ÖVP'nin mevcut anket rakamları mütevazı. Gernot Blümel'in 2020'de yüzde 20,43 ile elde ettiği ikinci sıranın ulaşılması çok zor olduğu açıkça görülüyor. Yeşiller ve Neolar yüzde 8 oranında oy alıyor.
Anketçi Hajek, bu durumu "Yeşiller açıkça seçmenlerini sol rekabete (KPÖ, Pogo ve SPÖ) kaptırdı. Ayrıca ikili liderlik, Maria Vassilakou veya Birgit Hebein gibi net bir kimlik figürünün olmadığı anlamına geliyor” diyerek yorumluyor.
