VİYANA - SNmedia.at/Etkinliğe Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi Gürsel Dönmez, Türkiye'nin BM Viyana Daimi Temsilcisi Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu, Ahi Evran Üniversitesi’nden Doç. Dr. Burak Güneş, Avusturya’nın eski Ankara Büyükelçisi Klaus Wölfer, Avrupa Eğitim ve İletişim Derneği (ESEC) Başkanı Prof. Dr. Thomas Bauer ve Medya ve İletişim Uzmanı Dr. Harvey Dzodin katıldı.
“O Gece Halkın İradesi Kazandı”
Açılış konuşmasını yapan Büyükelçi Gürsel Dönmez, 15 Temmuz 2016’da Türkiye’nin yalnızca bir darbe girişimiyle değil, aynı zamanda milli birlik ve beraberliğine yönelik büyük bir saldırıyla karşı karşıya kaldığını hatırlattı. Dönmez, Türk halkının olağanüstü cesareti sayesinde karanlık gecenin aydınlığa dönüştüğünü vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Belki insanlık tarihinde çok az örneği bulunan bir kararlılıkla halkımız direndi ve bu karanlık geceyi atlattı. Bu milletin bir ferdi olmaktan gurur duyuyorum.”
Dönmez ayrıca darbe girişimi sırasında Ankara’da bulunduğunu belirterek yaşananları birebir gözlemlediğini, bu tür trajik olayların ne Türkiye’de ne de başka bir ülkede bir daha yaşanmamasını temenni etti.
Yeni Medyanın Rolü ve Erdoğan’ın Çağrısı
Panelde konuşan Medya ve İletişim Uzmanı Dr. Harvey Dzodin, FETÖ’nün barışçıl bir yapı olduğunu öne sürdüğünü ancak yeni medya sayesinde gerçek yüzünün kısa sürede ortaya çıktığını ifade etti. Dzodin, darbe girişimiyle mücadelede medyanın hayati rol oynadığını belirtti ve şu ifadeleri kullandı:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın televizyon yayını üzerinden halka yaptığı sakin ama net çağrı, dönüm noktasıydı. Bu gerçek zamanlı eylem çağrısı, halkı sokağa çıkmaya ve demokrasiyi savunmaya sevk etti. O andan itibaren FETÖ kaybetmiş, demokrasi kazanmıştı.”
Büyükelçi Wölfer: “Meclise Saldırı Hepimizin Ortak Acısıydı”
Avusturya’nın eski Ankara Büyükelçisi Klaus Wölfer de darbe girişimi sırasında Ankara’da görevli olduğunu hatırlatarak, olaylara birebir tanıklık ettiğini paylaştı. Özellikle TBMM’nin bombalanmasının kendisinde derin bir etki bıraktığını belirten Wölfer, şunları dile getirdi:
“Bir ulusun meclisi halkın iradesinin en yüksek ifadesidir. Bu kadar kutsal bir yapıya saldırı yapılması son derece acı vericiydi. AB ve Türkiye arasındaki ilişkilerin bu tür travmalardan ders çıkararak gelişmesi gerekiyor.”
Kurumsal Yapıya Yönelik Çok Boyutlu Bir Tehdit
Ahi Evran Üniversitesi’nden Doç. Dr. Burak Güneş, 15 Temmuz’un yalnızca silahlı bir kalkışma değil, Türkiye’nin kurumsal yapısını hedef alan çok yönlü bir saldırı olduğunu söyledi. Güneş’e göre, bu girişim Türkiye’nin demokratik meşruiyetine ve anayasal düzenine karşı doğrudan bir tehditti:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı, halkın devlete olan güvenini tazeledi. 15 Temmuz artık sadece bir tarih değil, halkın demokrasiye olan bağlılığının simgesidir.”
Sergi ve Film Gösterimiyle Tamamlandı
Panelin ardından 15 Temmuz gecesinin simgelerinden oluşan bir fotoğraf sergisi açıldı. Etkinlik, “15/07 Şafak Vakti” adlı belgesel film gösterimiyle son buldu. Katılımcılar, hem duygusal hem de düşünsel anlamda yoğun bir programın ardından, Türkiye’nin demokrasi yolculuğuna dair derin bir farkındalıkla salondan ayrıldı.
Etkinlik, sadece 15 Temmuz’un anısına bir vefa duruşu değil, aynı zamanda demokrasiye olan evrensel inancın Viyana’daki güçlü ifadesi olarak kayda geçti.