Avrupa’da yaz aylarında belirginleşmeye başlayan doğal gaz krizi derinleşiyor. Doğal gaz fiyatlarının aşamalı olarak artışı krizin temel gerekçesi ancak hem tüketimin artacağı kış mevsimine doğru gelinmesi hem de krizin elektrik fiyatları başta olmak üzere üretim sektörüne yansıması daha büyük bir sarsıntı için alarm zili.

Avrupa’da doğal gaz fiyatları Ocak 2021’den bu yana yüzde 225 düzeyinde arttı. Buraya kadar durum doğal gazı ilgilendiriyor görünüyor. Ancak Avrupa’nın elektrik üretiminde doğal gazın payı ortalama yüzde 40-50 arasında değişiyor, buysa elektriğin hammaddesinin zamlanması demek. Söz gelimi bazı Avrupa ülkelerinde 1 MWH elektrik 100 Euro’ya yükseldi bile. Üstelik Almanya ile Fransa’da elektrik üretiminin bedeli son iki haftada yüzde 40 arttı. Bu durum hükümetleri alarma geçirirken İngiltere’de durum daha vahim. Elektrik üretiminde yaşanan fiyat artışı, elektrik şirketleri ve bazı sektörler için iflas demek. Ülkedeki üç elektrik şirketinin batma noktasına gelmesinin ardında da bu gerçek yatıyor. Üstelik sıkıntı diğer sektörlere de aksetmeye başladı. Yüksek elektrik tüketimine dayalı iş kollarında şimdilik iş yavaşlatma yaşanıyor, ancak durum böyle devam ederse fabrikalara kilit vurulması beklenebilir.

Avrupa’da ne oluyor? Karbon vergisi tartışması neden yeniden alevlendi? Uluslararası Enerji Ajansı neden “Rusya’ya arzı arttır” dedi? Rusya’nın bu krizden kazançlı çıkma hesapları neyi içeriyor? Bu yazıda değinilen sorulara yanıt arayacağız.

NEDEN BÖYLE OLDU?

Avrupa’da doğal gaz tedarikinde darboğaz yaşanırken 2016’dan bu yana dünyaya LNG ihraç eden ABD’nin, doğal gazı daha çok içeride kullanıyor olsa da bir önceki yıla göre ihracatında artış var. Peki bu Avrupa’ya neden derman olmuyor? Sorunun yanıtı uzak bir coğrafyada gizli: Asya-Pasifik piyasası.

Avrupa, doğal gazı boru hatları ve LNG üzerinden tedarik ediyor. Asya Pasifik piyasasındaysa LNG neredeyse tek yöntem. Rusya’dan Çin’e giden Sibirya’nın Gücü, Çin’e Orta Asya’dan giden hatlar sadece Çin merkezli ve payları büyük resimde düşük. Örneğin Japonya, Güney Kore gibi ülkeler için doğal gaz LNG ile eş anlamlı denebilir. Değinilen bu ekonomiler, dünyanın en önemlileri arasında ve üretim hacimleri yüksek, dolayısıyla enerji ihtiyaçları da. Dahası pandemi sonrasında ülkelerin taleplerinde artış var. Ancak başka bir faktör daha var ki sistemi toptan sorgulamaya neden oluyor: Fiyat farkları.

Avrupa ile Asya piyasası arasındaki temel farklardan biri LNG fiyatlarının Asya’da daha yüksek olması. Buysa maksimum kâr peşinde olan doğal gaz tedarikçilerinin Avrupa’daki krizi es geçip Asya’ya daha fazla gaz satmaya itiyor. Örneğin Çin’in elektrik üretiminde kömürün payı yüzde 60. Çin aynı zamanda çevre dostu politikaları uyarınca kömür yerine doğal gaza yöneliyor. Bu yıl kuraklık nedeniyle elektrik üretiminin yüzde 20’sini karşılayan hidrolikte beklenen verim alınamadı, buysa daha çok LNG alımına neden oluyor, yani Avrupa’ya daha az gitmesine. Sonuç olarak LNG piyasası dinamiklerine geçtiğimiz yıla göre Avrupa’ya yüzde 20 daha az gaz geldi. Benzer biçimde Hollanda ve İngiltere’de üretilen gazda düşüş var.

Avrupa’nın ikinci tedarik yöntemi olan boru hatlarında da sorun var. Gazprom’un verileri incelendiğinde şirketin pandemi öncesine göre kıtaya daha az gaz sevk ettiği görülüyor. Örneğin bakım nedeniyle Yamal-Avrupa Hattı’nın kapasitesi üçte bir oranına düştü. Gazprom, Ekim’de Ukrayna üzerinden daha fazla gaz sevkiyatı yapmayacağını duyurdu. Norveç’te alt yapı ve bakım çalışması Avrupa’ya gelen doğal gaz oranını düşürdü. Özetle doğal gaz cephesinde Asya piyasasının Avrupa’yı saha dışına itecek güçte olmasına bir de Gazprom ve Norveç kaynaklı tıkanma eşlik etti. Ancak bunlar hala gerekçelerden bazıları, devamı da var.

RÜZGAR VE KÖMÜR İÇİN DE DURUM PARLAK DEĞİL

Başka bir sıkıntı rüzgar için söz konusu. Avrupa kıtasında elektrik üretiminde rüzgarın payı yüzde 10. Krizin derinleştiği İngiltere’deyse bu oran daha yüksek. İngiltere’de elektrik üretiminin yüzde 40’ı doğal gazdan yüzde 20’si rüzgardan sağlanıyor. Kuzeyde beklenen rüzgarın istenen hız ve süre boyunca devam etmemesi rüzgardan umudun kesilmesine neden oldu. Örneğin Almanya’da rüzgar temelli elektrik üretimi şimdiden son beş yılın en düşük seviyesinde ve geçen yıla göre yüzde 50 azalmış durumda.

Avrupa’da doğal gazda darboğaz ve benzeri krizler karşısında kömür elektrik üretimi için kullanılan ikinci kalemdi. Ancak bu yıl bu denklem böyle işlemiyor. Öncelikli olarak Avrupa madenlerinin üretiminde düşüş var. Dahası ABD Yeşil Anlaşma uyarınca karbon emisyon oranı yüksek enerji kalemlerinin tüketilmesinin vergisini artıyor. Böyle olunca kömür fiyatlarında artış yaşanıyor. Buysa kömürün alternatif olma ihtimalini azaltıyor. Böylece denklem başa sarıyor ve yeniden doğal gaza dönülüyor. Tam da bu noktada Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) devreye girdi ve Rusya’ya çağrıda bulundu.

ROSNEFT GAZPROM’A ALTERNATİF Mİ OLACAK?

IEA, Avrupa’daki tedarik sıkıntısı uyarınca 21 Eylül’de Rusya’ya gaz arzını attırma çağrısı yaptı. Elbette IEA krizin tek sebebinin Rusya olmadığını biliyor. Ancak Rusya’ya çağrı için de bazı sebepleri var: Gazprom’un Yamal Avrupa Hattı’nın kapasitesini üçte bire indirmesi, aynı dönemde Kuzey Akım I hattını bakıma alması, ekimde Ukrayna üstünden gaz sevkiyatını arttırmayacağını duyurması, Kuzey Akım II devreye girdiğinde eksiğin giderileceğini ima etmesi. Şirketin ısrarlı Kuzey Akım II vurgusu, gaz krizini Kuzey Akım II’nin faaliyete geçme süresini kısaltma gayreti olarak yorumlanıyor.

Öte yandan IEA’nın çağrısı Putin’in kritik bir karar verme sürecine denk geldi: Gazprom’un yetemediği yerde başka bir Rusya şirketinin, Rosneft’in, gaz ihracatı yapması. Rusya’nın en büyük petrol şirketi Rosneft, son yıllarda doğal gaz projelerinde de görünür olmak gayretinde. Rosneft ile Gazprom arasındaysa aslında ilişkiler pek iyi değil. İki enerji devi, bir yanıyla Rusya’da iki politik eğilimin temsilcileri ve İgor Seçin liderliğinde şahin kanadı temsil eden Rosneft, uzun süredir Gazprom’un gaz ihracındaki tekelini kıramasa da esnetmek istiyor. Benzer bir talebin Rusya Enerji Bakanı Aleksandır Novak’ın Putin’e hazırladığı bir raporda yer aldığı biliniyor. Novak, Kuzey Akım II, Gazprom’un kurduğu yapıdan Rosneft’in bir yıl için 10 milyar metreküp gazı Avrupa’ya aktarmasını salık verdi. İçeride bu tartışma yaşanırken, Rusya tedariki artırabileceklerini ki bunun da sınır var, ancak daha pahalıya satacaklarını söyledi. Özetle Rusya iki açıdan krizi kazanca çevirmeye çalışıyor: Kasasını oldurma ve Kuzey Akım II sürecini hızlandırma ve belki de Rosneft’i sahaya sürme.

Sonuç olarak Avrupa’da yaz başında belirginleşen gaz krizinde henüz iç rahatlatacak bir gelişme yok. Asya piyasasının talebinde de bir gerileme mevcut değil. Dahası bu kriz Avrupa içinde karbon vergisi tartışmalarını yeniden gündeme getiriyor. Rusya 'krizden daha nasıl kazançlı çıkabilirim' hesapları yapıyor. ABD’li üretici daha yüksek fiyat veren Asya piyasası için yola koyuluyor. Eğer kış beklendiği gibi sert geçerse, insanların elektrik ve doğal gaz alma gücü sınırlanacak, evler hem buz gibi soğuk hem de karanlıkta kalacak. Buysa, aslında başka büyük, ertelenmiş bir tartışmayı gündeme getiriyor: Enerji gibi hayati bir kalemin fiyat artışında sınırın gökyüzü olduğu bir piyasa dinamiklerine terk edilmesi. Piyasa aktörlerinin yalnızca siyasi ve ekonomik kazanç saikiyle hareket etmesi. Belki de bu kriz, kömüre uygulanan vergiyi değil, enerjinin bir insan hakkı olup olmadığını, tamamen arz talep dengesine bırakılıp bırakılmayacağı konusunda sadece Avrupa’ya değil, dünyaya bir fırsat sunar.