ABD'de Barack Obama'nın başkanlığı döneminde Ulusal Güvenlik Kurumu'nun (NSA) Almanya Başkanı Angela Merkel dahil dünya liderlerini uzun yıllardır dinlediği ifşasının büyük skandala neden olmasından 8 yıl sonra Batı cephesinde değişen bir şey yok. NSA'nın Danimarka istihbaratının yardımıyla da Merkel ve diğer üst düzey Avrupalı yetkilileri dinlediğinin ortaya çıkmasıyla Alman hükümeti zor duruma düşerken, Avrupa başkentlerinden fazla ses yükselmedi. Fransa'nın Avrupa Birliği (AB) İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Clement Beaune "Son derece vahim" demekle yetindi. 

Danimarka Radyosu'nun NSA'nın en az 2012-14 arası Danimarka Savunma İstihbarat Teşkilatı'nın (Forsvarets Efterretningstjeneste/FE) yardımıyla Avrupa'da dinleme yaptığı haberiyle ilgili soruları yanıtlayan Almanya Hükümet Sözcüsü Steffan Seibert, Başbakan Angela Merkel'in 2019'da dönemin ABD Başkanı Donald Trump'tan yaka silkmesine rağmen "Her Alman şansölyesi, ABD Başkanı ile ilişkileri pekiştirmekle, ilerletmekle yükümlüdür" demesinin rotasından çıkmadı. 

Seibert, kabinenin, Avrupalı siyasilerle ilgili casusluk faaliyetlerine rağmen Danimarka istihbaratıyla işbirliğini devam ettirip ettirmeyeceğini teyit etmeye hazır olmadığı mesajını verdi. Alman hükümetinin haberi dikkate aldığını ve durumu netleştirmek için ilgili ulusal ve uluslararası kurumlarla temas içinde olduğunu aktaran sözcü, "İlkesel olarak hükümetin istihbarat faaliyetleriyle ilgili kamuoyunun önünde yorum yapmamasını anlayışla karşılamanızı istiyorum. Bu, olayın doğru olup olmadığı anlamına gelen bir beyan değildir. Alman hükümeti bu gibi konuları Federal Meclis'in gizli toplanan yetkili kurullarına rapor eder" dedi. 

Merkel'in, olayı, konuyu araştıran gazetecilerin sorusundan öğrendiğini aktaran Seibert, Alman hükümetinin bu konuda nasıl hareket edeceği sorusunu "Yaptığım açıklamaya başka ekleyeceğim bir şey yok" diye yanıtladı. "Avrupalı partnerler arasında casusluk kabul edilebilir bir şey mi" sorusunu da "Danimarka Savunma Bakanı, kendi hükümeti adına mevcut durumla ilgili bir açıklama yaptı. Bu temel değerlendirmeye katılıyoruz" diye geçiştirdi.

Danimarka Savunma Bakanı Trine Bramsen de casusluk iddiasıyla ilgili medya spekülasyonlarına dair yorum yapmayacaklarını söyledi. 

Bramsen "Danimarka hükümetinin pozisyonu nettir: Yakın müttefiklerimize yönelik saldırılar kabul edilemez. Bu, Danimarka yetkililerinin sadık kaldığı sistematik bir ilkedir" dedi. 

Habere göre NSA Dunhammer Operasyonu adı altında Danimarka telekomünikasyon kabloları sayesinde Almanya, Fransa, İsveç ve Norveç'teki yetkilileri dinledi.

France Info radyosuna konuşan Fransa'nın AB İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Beaune, haberi "Son derece vahim. AB'deki partnetimi Danimarka'nın Amerika istihbaratıyla işbirliğinde yanlışlar ve hatalar yapıp yapmadığını teyit etmemiz lazım. Amerika tarafında gelince, siyasilerle ilgili gerçekten dinleme, casusluk faaliyeti yapıp yapmadıklarını görmemiz lazım" dedi.

Durumun ABD ile işbirliği açısından sonuçları olabileceğini dile getiren Beaune, "Müttefikler arasında güven olması zorunludur, dolayısıyla bu potansiyel oldular ciddidir" dedi. 

 İsveç Savunma Bakanı Peter Hultqvist, İsveç vatandaşları, şirketleri ve çıkarlarıyla ilgili faaliyetler hakkında tam bilgilendirme talep ettiklerini söyledi. İsveç radyo-televizyonu SVT'ye konuşan Hultqvist, "Ondan sonra Danimarka siyasi liderliğinden nasıl bir yanıt geleceğine bakacağız" dedi. İsveç Savunma Bakanlığı, durumu netleştirmek için ABD, Fransa ve Almanya ile resmi temasa geçtiğini duyurdu.

İsveç parlamentosundaki Sol Parti milletvekili Jens Holm, NSA'nın dinlediği siyasilerin hepsinin isminin açıklanması çağrısı yaptı. "Kimlerin ne zaman ve nasıl takip edildiğini tam olarak bilmemiz lazım. Bu, rezaletin son perdesi" diyen Holm, Soğuk Savaş'ı hatırlatan bir durumla karşı karşıya olduklarını dile getirdi. 

Norveç Savunma Bakanı Frank Bakke-Jensen, Oslo'nun suçlamaları ciddiye aldığını duyurdu.

Dönemin Almanya Dışişleri Bakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier gibi dinlenen siyasiler arasında yer alan dönemin Almanya Maliye Bakanı Peer Steinbrück de durumu 'skandal' diye niteledi.