VİYANA - SNmedia.at/Reformun en erken 1 Ocak 2027’de yürürlüğe girmesi bekleniyor. Bakan Schumann, “Asıl iş şimdi başlıyor” diyerek, eyaletlerle yapılacak zorlu müzakerelere dikkat çekti.
Anayasal Çerçeve ve Eyaletlerin Rolü
Federal hükümet, çerçeve yasaları belirleyebilecek olsa da sosyal yardım sisteminin uygulanması eyaletlerin yetkisi altında. Federal Şansölyelik Anayasa Servisi, planların anayasaya uygun olduğunu belirtti ancak bu görüş kamuya açıklanmayacak, öncelikle eyaletlere sunulacak. Özellikle Viyana yönetiminin eleştirileri dikkate alınarak, ortak bir formül bulunması hedefleniyor.
Üç Temel Odak Noktası
Reformun üç ana hedefi öne çıkıyor. İlk olarak, sosyal yardımın ülke genelinde yeniden tek tip hale getirilmesi amaçlanıyor. Türk-Mavi hükümetinin iptal edilen düzenlemelerinden sonra her eyalet kendi yolunu izlemişti. İkinci olarak, sığınmacılar için entegrasyon aşaması getiriliyor. Bu kapsamda “entegrasyon ödeneği” ve Almanca ile değerler eğitimini içeren zorunlu kurslar öngörülüyor. Kurallara uyulmaması halinde yardım kesintileri gündeme gelecek. Ancak bu düzenlemenin AB yasalarına aykırı olabileceği tartışılıyor. Üçüncü olarak, yardım ile İş Kurumu (AMS) arasında daha güçlü bir bağ kurulacak; çalışabilir durumdaki yardım alanların işgücüne daha hızlı katılması hedeflenecek.
Kalabalık Ailelere Yönelik Değişiklikler
Reform, özellikle çok çocuklu aileler için mevcut sistemden daha düşük ödeme anlamına gelebilir. Son aylarda gündeme gelen yüksek ödemeler kamuoyunda tartışma yaratmıştı. Yeni düzenlemede aile yardımlarının sosyal yardımdan düşülmesi planlanıyor. Böylece desteklerin daha dengeli bir şekilde dağıtılması amaçlanıyor.
Çocuklara Yönelik Özel Destekler
SPÖ’nün önerisiyle, temel çocuk yardımı da sisteme dahil edilecek. Tatil dönemlerinde bakım hizmetleri, ebeveynlerin iş hayatına katılımını kolaylaştıracak. Ayrıca çocuklara yönelik sağlıklı yemek desteği de pakete eklenecek. Bu önlemler, ailelerin sosyal yardım bağımlılığını azaltmayı hedefliyor.
Farklı Siyasi Yaklaşımlar
Sunum sırasında koalisyon ortaklarının farklı bakış açıları dikkat çekti. Schumann, yaşlı, hasta ve engelli vatandaşların sisteme katılamayacağına vurgu yaparak temkinli bir yaklaşım benimsedi. Buna karşılık Plakolm, sosyal yardım alanları “sisteme hiç katkı yapmayan, yardımı rahat bir gelir olarak gören kişiler” şeklinde tanımladı. Milyarlarca euroya mal olduğunu iddia ettiği yardımların aslında bir milyar euronun altında kaldığı hatırlatıldığında dahi tavrını değiştirmedi.