Ekonomide yaşanan mevcut durumu 'ekonomik kurtuluş savaşı' olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, son açıklamasında faizlerin düşürülmesiyle ilgili olarak "Karşımızdaki bu tablo bizi bir tercihe zorlamıştır. Ya ülkemizden eskiden beri hakim olan anlayışı sürdürecektik, ya da kendi önceliklerimize göre yolumuza devam ederek tarihi bir mücadeleyi göze alacaktık. Biz mücadeleyi tercih ettik." dedi. Ekonomistler, Türkiye'nin faiz konusunda izlediği politikanın yanlış olduğunu savunuyor. TL'nin 23 Kasım Salı günü Dolar karşısında yüzde 10'a varan değer kaybı, yabancı ekonomistlerin de gündeminde. Uluslararası Finans Enstitüsü (IFF) baş ekonomisti Robin Brooks, Türk Lirası'nın Dolar karşısındaki gerçek değerinin 9.50 olduğunu savunuyor ve yaşanan mevcut yükselişi, yanlışta ısrar edilmemesi durumunda 'geçici' olarak görüyor. Robin Brooks, kendi ölçümlerine göre, TL'nin gerçek değerinin 9.50 seviyesinde olması gerektiğini söylüyor. Bugün yaşanan sert değer kaybının 2018 yılı ile paralellik gösterdiğini belirten Brooks, Türkiye'nin sonuç itibariyle cari açık veren bir ülke olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye'yi yakından takip eden İngiliz ekonomist Timothy Ash, Merkez Bankası'nın faiz indirimine en sert tepki gösterenlerin başında geliyor. Mevcut durumda faiz indirimini 'delilik' olarak niteleyen Timothy Ash, bunun arkasında siyasi baskı olduğunu söylüyor. Türkiye'nin 2017-2019 yılları arasında yaşanan benzer durumda, Merkez Bankası rezervleriyle müdahalede bulunduğunu belirten Ash, şu an müdahale araçlarının kalmadığını dile getiriyor. Renaissance Capital'in küresel baş ekonomisti Charlie Robertson ise, Pakistan'ın faiz artışı ve IMF ile yaptığı anlaşmayı hatırlatarak, "Erdoğan aslında, ekonomi politikaları konusunda Imran Khan'dan bazı dersler çıkarabilir" diyor. Robertson, Dolar/TL kurunun 12'nin üstünde kalması, kasımda 'aylık' enflasyonun da yüzde 7 civarı geleceği varsayılırsa, bunun Türk lirasının uzun yıllar sonra reel anlamda en büyük değer kaybı olabileceğini vurguladı. Kaynak: DW