Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yarın düzenlenecek NATO Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere Belçika'nın başkenti Brüksel'e gitti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde düzenlediği basın toplantısının ardından 'TC-TUR' uçağıyla saat 15.00'te Brüksel'e hareket etti.

Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Rize Milletvekili ve NATO Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanı Osman Aşkın Bak da Brüksel'e gitti.

Erdoğan'ın basın toplantısındaki açıklamaları şöyle:

Amerika ile Amerika'nın liderleriyle yeni tanışan birisi değilim. Yani Bush döneminden itibaren, bu süreç içerisinde gerek Sayın Obama ile olan bir sürecimiz var, yine bu arada işte malum Trump ile olan bir sürecimiz var. Şimdi de Biden ile olan bir süreci yaşıyoruz. Bu süreç içerisinde de hepsiyle kötü günlerimiz oldu diyemem. Genelde çok çok başarılı çalışmalar yaptık. 'Bu başarılı çalışmalar esnasında Amerika gibi bir ülkeden Türkiye'nin beklentileri acaba tam manasıyla karşılığını buldu mu?' derseniz ona da 'Buldu' diyemem. Temenni ederim ki bundan sonraki süreçte bunu bulalım. Çünkü şu anda NATO ülkeleri içerisinde üzerine düşen görevleri yerine tam manasıyla getiren ülkelerden bir tanesi, ilk beşin içerisinde olmak suretiyle Türkiye'dir. Bu tabii önemli bir durum. Bunu kendileri de takdir ediyorlar, kabul ediyorlar. Şu anda da benim Sayın Biden ile geçmişe yönelik görüşmelerimde ilk defa bir araya gelmeyeceğiz. Geçmişte kendileriyle gerek evimde ziyaret etmek suretiyle gerek Amerika'da bulunduğumuz yerde bir araya gelmek suretiyle birçok görüşmelerimiz oldu. Yani kendisi Obama'nın yardımcısı olduğu dönemde de yine sık sık görüştüğümüz bir dostumuz. Şu anda da temenni ederim ki bu görüşmelerimizi aynı hassasiyet içerisinde yaparak 24 Nisan'ı unutturacak adımları da atmış oluruz. NATO ile ilgili de aynı kararlılık içerisinde oluruz. NATO'da da biz yapılan ödemeleri de yerine getiren ülkelerden, müstesnalardan bir tanesiyiz.

Erdoğan-Biden zirvesinde S-400 konusunda bir adım bekleniyor mu?

Birinci derecede Türkiye-Amerika ilişkilerini şöyle masaya bir yatırmamız gerekiyor. Birçok tabii dedikodular vesaire içeride, dışarıda oldu. Bunları geride bırakıp 'Neler yapabilir, neler yapacağız' bunları konuşmamız lazım. Görüşme alanımız çok geniş. Zira 24 Nisan, bizler için maalesef çok çok olumsuz bir süreç oldu. Böyle bir yaklaşımı tabii ki beklemezdik ama bu yaklaşım bizleri ciddi manada üzmüştür ve bunu gündeme getirmeden geçmeyi tabii doğru bulmamız mümkün değil. Zira Türkiye rastgele bir ülke değil. Türkiye, Amerika ile NATO'da müttefik bir ülke. İki müttefik ve bu iki müttefikin kalkıp da bu konuda NATO'yla yakından uzaktan alakası olmayan Ermeniler konusunda böyle bir yaklaşımın içerisine girilmesi bizi rahatsız etmiştir, üzmüştür. Tabii bunu hatırlatmadan geçmek mümkün değildir.

(ABD ile) Savunma sanayisine yönelik birçok masa üstünde kalan konular var. Bunların da en önemlisi F-35 konusudur. Bu konuda Türkiye maalesef ahdini yerine getirdiği halde ahdini yerine getirmeyen, sözleşmeye uymayan bir Amerika vardır. Ciddi manada parça alma işlemini Türkiye'den yaptıkları halde, 700 750 civarında parçayı veren Türkiye var. 5 F-35 verilmiştir, bu F-35'lere el koymak suretiyle gönderilmemiştir. Bu konuda da yine Amerika sözünde durmamış, bunları geri almış.

Mevlüt Çavuşoğlu

Çavuşoğlu: ABD, Patriot konusunda garanti vermiyorsa diğer müttefiklerimizden hava savunma sistemi alabiliriz

Geri alınca tabii bizler de bu arada Rusya'yla bir anlaşmaya gitmek suretiyle malum S400'ler konusunda adım attık ve S400'leri aldık. Bütün bunların yanında tabii daha başka birçok savunma sanayiinde başlayıp da devam edemediğimiz konular var. Gönül tabii bunların hiçbirini arzu etmiyor. Bundan sonraki sürece yönelik 'Neleri yaparız veya yapamayız' bunları da yine ikili görüşmede masaya yatırmamızda fayda var. Bunları da ayrıca görüşeceğiz. Bizim bütün derdimiz, beklentimiz, NATO'nun birlik ve beraberliğine, dayanışmasına güç katacak yani amasız ve fakatsız bir yaklaşımı Amerika'dan görmektir. Bir diğer adım da tabii biz NATO'dan ve ittifak üyelerinden, ülkemizin güvenlik hassasiyetlerini dikkate alınmasını, söylem ve eylemde müttefiklik ruhuna uygun hareket edilmesini bekliyoruz. Kaldı ki şu anda Amerika malum yakın bir zamanda Afganistan'ı terk etmenin şu anda hazırlığı içerisinde ve burayı terk ettiği andan itibaren de orada süreci devam ettirecek güvenilir tek ülke malum Türkiye ve bu konuda da zaten arkadaşlarımız muhataplarına gereken cevapları da verdiler. Şu anda onlar da bundan memnunlar, mutlular. Bunları da ayrıca Afganistan sürecini falan da kendileriyle görüşeceğiz.

ABD Dışişleri: S-400 alımı, Türkiye'nin NATO taahhütleriyle çelişiyor

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg her zaman olumlu yaklaşımlar içerisinde olmuş bir dostumuzdur. Biz kendi sınırlarımızı korurken, NATO’nun sınırlarını da koruyoruz. Farklı cephelerden verdiğimiz mücadelelerde haklı olarak ittifak ruhuna uygun şekilde hareket edilmesini bekliyoruz. Zirve sırasındaki müttefiklerimize başta terörizm olmak üzere ülkemize yönelik tehditler karşısında dayanışma göstermelerini beklediğimizi de ifade edeceğiz. 1952’den bu yana ihtiyaç duyulan her dönemde ittifaka sağladığımız katkılar, Türkiye’nin NATO'daki yeri ve önemi konusunda birer mihenk taşıdır. Günümüzde de NATO’nun yüzleştiği sınamalar karşısında güvenilir bir müttefik olarak kritik sorumluluklar üstlendik, üstleniyoruz. 2030’a giden süreçte Türkiye’nin ittifak içindeki rolünün daha da önem kazanacağına inanıyoruz.

Merkez Bankası, 'Beklenti Anketi'nin ismini 'Piyasa Katılımcıları Anketi' olarak değiştirdi

Şu anda Merkez Bankamızın döviz rezervi konusunda 100 milyar dolar seviyesine ulaşmış vaziyette. Yakın zamanda en büyük ticaret ortaklarımızın başında gelen Çin ile çok önemli bir anlaşmayı yaptık. Daha önce Çin’le 2.4 milyar dolarlık bir swap anlaşmamız vardı.Şimdi bu rakamı 3.6 milyar dolarlık yeni bir swap anlaşmasıyla toplamda 6 milyar dolara çıkarmış olduk. 46 milyar Türk Lirası’na karşılık geliyor. Malum kendilerine göre 'Merkez Bankası'nın döviz rezervi düşüyor' diyenler, bundan dolayı zil takıp oynayanlar var, onların bu oyunları bozmuş oldu. Başbakanlığım döneminde 135 milyar dolara kadar çıkmıştık, inşallah bu tırmanış yeniden başlıyor, bu tırmanışı da devam ettireceğiz.

Kaynak: NTV