AB içindeki fikir ayrılıkları yüzünden bugüne kadar tam olarak başarıya ulaşamayan Avrupa Ordusu fikri, karşıt görüşte olan İngiltere’nin Brexit ile birlikten ayrılması ve Afganistan’daki son yaşananlar sonrası bu kez hayata geçirilmeye daha yakın duruyor. Ancak Sputnik’e değerlendirmelerde bulunan Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, “ABD, von der Leyen’in açıklamasını NATO’ya bir ‘meydan okuma’ olarak görecektir. Bundan ötürü, ABD’ye rağmen bu ‘Savunma Birliği’nin kurulması çok olası görülmüyor” yorumunu paylaşıyor.

AB cephesinde neler yaşandı?

Eylül ayı başında bir araya gelen AB Savunma Bakanları, Afganistan'da yaşanan gelişmeler üzerinde bir dizi tartışma yürüttü. Bu tartışmaların ana gündeminde ise Afganistan krizi, AB'nin, ABD'ye askeri bağımlılığı ve Avrupa'nın savunma kapasitesi vardı. Bakanların masasında ise AB Dış İlişkiler Yüksek Komiseri Josep Borrell tarafından Mayıs ayında sunulan ‘5 bin kişilik mobil askeri güç’ projesi bulunuyordu. AB Savunma Bakanları toplantısının yapıldığı Slovenya'nın Kranj kentinde konuşan AB Konseyi Başkanı Charles Michel de AB'nin kendi ortak savunma gücünü kurması gerektiğini ifade etti. Afganistan'da AB ülkelerinin kendi yurttaşlarının tahliyesi için ABD'ye bağımlı kalmasının önemli gerçekleri göz önüne serdiğini belirten Konsey Başkanı Michel, "Afganistan krizi, AB'nin nüfuzunun önümüzdeki günlerin en zorlu konusu olacağını bize güçlü bir şekilde gösterdi" dedi.

Afganistan’daki durumu ‘fiyasko’ olarak değerlendiren AB Savunma Bakanları da ‘Acil durumlarda müdahale edebilecek operasyonel askeri bir birim’ oluşturulmasını ele aldı.

‘Şimdi ihtiyacımız olan ‘AB Savunma Birliği’

Bu konu son olarak, 15 Eylül’deAvrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda, geleneksel "Birliğin Durumu" konuşmasını yapan AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in gündeminde vardı.

“Şimdi ihtiyacımız olan ‘AB Savunma Birliği’” diyen von der Leyen, şöyle devam etti:

Dünyanın en gelişmiş güçlerine sahip olabilirsiniz ancak bunları kullanmaya hiç hazırlanmadıysanız neye yararlar? Bizi şimdiye kadar geri bırakan, sadece kapasite eksikliği değil, siyasi irade eksikliği. Eğer bu siyasi iradeyi geliştirirsek AB düzeyinde yapabileceğimiz çok şey var.”

Von der Leyen"Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve ben Avrupa savunmasıyla ilgili bir zirve düzenleyeceğiz" diyerek “Avrupa için bir sonraki seviyeye geçme zamanı” değerlendirmesini yaptı. “AB, ABD ile birlikte her zaman daha güçlü olacaktır” mesajını da veren von der Leyen, NATO ortaklığı çerçevesinde işbirliğinin daha da güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak "NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile yılsonundan önce sunmak üzere yeni bir AB-NATO ortak bildirisi üzerinde çalışıyoruz" diye konuştu.

İsveç ordusu - Sputnik Türkiye, 1920, 07.09.2021

Neden ‘AB Savunma Birliği’ deniliyor?

ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, “Ursula von der Leyen’in konuşmasında verdiği iki temel mesajdan birincisi doğrudan doğruya ABD-AB ilişkileri özelinde NATO’nun, dolayısıyla da Batı’nın geleceğiyle ilgili olarak karşımıza çıkıyor” diyerek şunları söyledi:

ABD’den daha bağımsız bir AB bağlamında uzunca bir süredir gündemde olan ‘AB Ordusu’ mevzusunun Afganistan krizi üzerinden daha ‘meşru’ ve ‘gerçekçi’ bir temele oturtulacağının sinyallerini vermeye başlayan Avrupalı liderlerin burada daha dikkatli bir kavram/dil kullanmaları da elbette dikkat çekici. ‘AB Ordusu’ çağrısının/adlandırmasının ‘Sarı Yelekliler’, dolayısıyla da ‘sokaklar’ ile eş anlamlı olduğunun ‘farkında’ olan AB, artık ‘Avrupa Ordusu’ yerine ‘AB Savunma Birliği’ tabirini kullanıyor. Buradaki bir diğer dikkat çekici husus ise ‘şimdi ihtiyacımız’ ifadesi. NATO’ya alternatif bir ‘ordu’ yerine daha yumuşak bir adlandırma ile aslında ‘Avrupa Ordusu’na doğru ABD’nin tepkisini asgariye indirmeyi hedefleyen tedrici bir geçiş yöntemi görülüyor. AB’nin ileride artan ihtiyacına göre daha farklı bir yapılanmanın gündeme geleceği mesajı da elbette veriliyor.

‘AB içindeki tam mutabakatı, ortak duruşu ve kararlılığı gösteriyor’

Prof. Dr. Erol’un dikkat çektiği diğer noktalar ise şöyle oldu:

‘AB Ordusu’ mesajı daha önceleri Birlik içerisindeki devletler tarafından verilirken (örneğin, Fransa ve Almanya), bu sefer bu ifadenin AB Komisyonu Başkanı üzerinden verilmesi, AB içindeki tam mutabakatı, ortak duruşu ve kararlılığı gösteriyor. Brüksel’in bu kararlılığına Washington’un vereceği cevabın dünden farklı olacağını söylemek ise açıkçası pek mümkün değil. ABD, bu açıklamayı NATO’ya bir ‘meydan okuma’ olarak görecektir. Bundan ötürü, ABD’ye rağmen bu ‘Savunma Birliği’nin kurulması çok olası görülmüyor. Kurulma noktasındaki farklı gelişmeler ise ABD’nin AB, dolayısıyla da Batı üzerindeki liderliğinin ciddi anlamda sorgulanması ile eş değer olacaktır.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2019’da, “NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti” diyerek Avrupa’nın kendi ordusunu kurma zamanı geldiğini ifade etmişti. Zira Macron, Avrupa Ordusu fikrinin en önde gelen savunucuları arasında bulunuyor. Bu açıklamayı, NATO ve ABD'ye alternatif anlamında okuyan Almanya ve Doğu Avrupa ülkeleri Macron’a tepki göstermişti.

Türkiye’ye mesaj ne anlam taşıyor?

Von der Leyen, aynı konuşmasında, "Türkiye ile ilişkilerimizin farklı boyutları üzerinde çalışmaya devam edeceğiz" diyerek Ankara’ya da bir sinyal gönderdi.

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, von der Leyen’in bu açıklamasını şöyle yorumladı:

Bu açıklama, açıkçası Ankara-Brüksel hattında çok bir şeyin değişmediğini bir kez daha gösteriyor. Zira Türkiye-AB ilişkileri çok uzun bir süredir ‘ucu açık’ ve tek taraflı bir ilişkiler zemini üzerinden AB’li liderler tarafından yürütülmeye çalışılıyor. Ve bu ‘farklı işbirliği boyutları’ yine ne yazık ki pek Türkiye’nin menfaatine olmadı. Brüksel kendi çapında bir takım hesaplar yapabilir, esas olan bunun Ankara’daki karşılığıdır. Unutulmamalıdır ki, taahhütlerinin arkasında durmayan AB’ye karşı ciddi bir güven sorunu söz konusu. En azından bir taraftan Yunanistan’ı silahlandıran AB’nin, diğer taraftan Türkiye’yi bir ‘göçmen deposu’ olarak görme ve bu sorunla karşı karşıya bırakma girişimleri dikkatlerden kaçmıyor. Türkiye, AB ile sınırdır ama AB sınırları içerisinde değildir. Dolayısıyla AB merkezli ‘sınır güvenliği’ arayışlarında Türkiye’nin masada elinin kuvvetli olmadığı görülüyor. Batı ve bu noktada AB artık Türkiye’yi bir ‘ileri karakol’ olarak görmekten vazgeçmelidir. Türkiye, AB’nin bir ileri karakolu değildir Türkiye’nin ‘AB Ordusu’na yaklaşımı da bellidir. Dolayısıyla hiç kimse Ankara’nın ABD-AB arasındaki sorunun, krizin tarafı olmasını beklememeli ve buna yönelik ince siyasi hesaplarda bulunmamalı.

16 Kasım’da toplanıyorlar

2007’de, AB bünyesinde, 1.500 kişiden oluşan bir birlik kurulmuştu. Fakat bu birliğin hiçbir zaman aktif hizmet vermediğini de belirtmek gerekiyor. Ancak AB içinde bazı ülkeler, hâlihazırda böyle bir birliğin var olduğunu ve yeni birliğe gerek olmadığını savunuyor.

Şimdi gözler, ‘5 bin kişilik bir askeri güç’ önerisinin ele alınacağı, 16 Kasım'daki AB'nin savunma gündemiyle yapacağı toplantıya çevrildi. Slovenya’dan dönem başkanlığını yılsonunda Fransa’nın alacak olması da bu gündemi daha canlı tutuyor.